insan öğrencisini sevmez mi ben de bir tane var akıllara zarar, kanım bir türlü ısınmadı...çocuğun her şeyi yapmacık.. bugün numaradan beni üzüyorlar diye çıktım sınıftan , beni çok üzdünüz terkediyorum sizi dedim.. ..hiç öyle bir şey yapmamıştım.. bir arkdaşın tavsiyesiydi.. çocuk arkamdan ohh kurtulduk demiş... galiba onun da kanı bana ısınmamış :))... annesine söyledim.. özür diledi kadın oğlunun adına.. neye yarar... sen böyl yetiştirisn çocuğunu neye yarar.. diğer çocuklar bir daha üzmeyeceğiz sizi diyerek ağlıyorlar bu çocuğun ettiği lafa bak... bu öğrenciyi uzun uzun anlatmam lazım ama çok uzun sürer iyiki okullar kapanıyor.. söylemeden edemicem başımdan hergün geçen bir olayı anlatayım..
çocuğu annesi okula bırakırken bin tembih eder yemeğini mutlaka yeee.. çocuk beslenmeye gelince yemek yemek istemez ve ağlar.. numaradan tabi ... ağlayınca her istediğini yaptıran klasik çocuk modeli.. annesinin sölediğini hatırlatırım, beslenmeyi açar, bir küçük kurabiye yiyecek ya sözde kurabiyeden küçük bir parça yer peçeteye çıkarır, peçete bir süre sonra dolar bu sefer örtüsünün kenarına saklar sonra orası da ifla olmayınca elinde saklar..bu arada sanki bunları kimse görmüyormuş gibi davranır. diğer çocuklar midemiz bulanıyor diyerek yanıma gelirler.. ben diğer çocukların yemeğe devam etmeleri konusunda ikna etmeye çalışırken bi yandan da büyümeleri için gerekli olduğu gerçeğini vurgularım.. bu kötü davranışı gösteren çocuğa ne mi olur?her gün olan şey annesi niye böyle yaptın yavrum...aaa..seni babana söyleyeceğim sonra mı eve gidince hemen cicibebe süt verilir... çocuğun karnı doyar ve böylece çocuk okulda bu davranışı göstermeye devam eder anneye şunu bir türlü anlatamamak da cabası. ey veli sen bu çocuğu her gün cicibebeyle beslediğin için bu çocuk sınıfta yemek yemiyor.. bu yaşına kadar yeterince cicibebe yemiştir, bırak verme, biraz aç kalırsa bak nasıl yiyor yemek... fakat nafile... çocuğun her dediğini yapan, hayır diyemeyen bir anne, ilgisiz bir baba ortaya çıkan enteresan bir çocuk...bir de anneler anne olduğunu uutuyor sadece çocuğunun arkdaşı oluyor ne mi oluyor,,, çocuk arkdaşı ile kavga edermiş gibi annesi ile kavga ediyor ve annesine herkesin içinde bir güzel tokat atıp bağırıyor buna karşılık annesi susup pusuyor... 6 yaşındayken böyle ise bu çocuğun büyüdüğünü mümkünse görmeyeyim...
üzüldüğüm başka bir nokta.... çok cici bir öğrencim sınıfı terk edince çok üzüldü ve ağladı, hem de hiç haketmeyen öğrencim ... her zaman dikkatle dinleyen ve sınıfın huzurunu bozmayan öğrencim.. onu görünce ben de ağladım... ve şu yargıya vardım... ders alması gereken kişiler asla ders almıyor, hak etmeyenler hep üzülüyor... büyüyünce de hayat pek farklı olmuyor öyle değil mi... kurunun yanında yaş da yanıyor......
1ivar
7 Haziran 2011 Salı
kendine şans ver
buhranım geçiyor sanki... inadımı kırdım ve bugün arkdaşlarımdan birini aradım.. düğün hazırlıklarını nerdeyse bitirdim müziklerin seçimine geldim ..hafta sonu kızları toplayalım hem düğün müziklerini seçelim hem de müziklerle oynayalım eğlenelim dedim.... iyiki söylemişim.. sen ne zaman düğün hazırlıklarını bitirdin dedi (bu sözle ne kadar ilgisiz olduğu aşikar sanırım ) taam eğleniriz olur dedi.. ben de her kötü şeyii unutmak adına buhranımı unuttum ve süper dedim.. kendime şans verdim, ayrıntılara takılıp insanların benim için ne yapmadıklarına değil, iş bölümünü hallderim siz eğlenceli anda takılın benimle dedim... acaba insan hayatında her daim yanında olabilen insanlar var mı? bu her daim aslında ihtiyaç duyulduğu anda oluyor... nedense insanlara yapılacak iş var denilince, onların da hemen bir işi çıkıverir... hatta bu hafta sonu çok iş var şöyle şöyle yapıcam denilince, daha sen de yardıma gel denmeden ayyy benim de şöyle şöyle işlerim var denir... neden mi? işim olduğunu söyleyeyim de aman beni çağırmasın...bir de günümüzün trendi artık çok duymaya başladım şu sözü... kimse için kendimi heba edemem... bu söz sayesinde önceliklerimi hatırladım.. teşekkür ederim onlara...arkdaş istiyorum ama kendini benim için heba edebilecek ve onun için benim de kendimi heba edebildiğim.. var mı öle birileri bilmiyorum şu saatten sonra da öle candan birileri bulunur mu bilmiyorum ama kendime şans vericem..........
6 Haziran 2011 Pazartesi
gurur ile kibir arasında yardım dilenmek !
Yardım istemek çok zor iş, ağır bir yük sanki.... Hele ki benim gibi kontrolü elde tutmak isteyen birisi için. Her şey kontrolümde olsun, güzel olsun vs.. olsun istiyorum. Bunları isterken kendimi yıpratıyorum,tek başına yetemiyorum, sonra etrafıma bakıyorum; benim istediklerimi, benim gibi kim yapabilir? Ardından seçme işlemi başlıyor. Seçiyorum ama sıra en zor işe geliyor... YARDIM İSTEMEK.......çok zor geliyor... cidden... ezilip bükülüyorum sanki. Sonra neden diyorum kendime, neden yardım isteyemiyorsun? İhtimalleri düşünüyorum, belki.......
* "Başka birinin istediğim gibi yapamayacağı korkusu" yani "Güvensizlik" başkasına güvenmek zor iş aslında burdan bu sonuca varıyorum...
*GURUR.....Bu da başka bir seçenek olarak değerlendirilebilir. Burda gururun ne işi var demeyin, içtenlikle söylüyorum. Acımı sıkıntımı anlatmaktan veya göstermekten hoşlanmayan birisiyim. Aslında gurur ile kibir arasında ince bir çizgi var. Ben bu ince çizginin hangi tarafına daha yakınım bilmiyorum. Aslında yardım isteyememe sebebimin kibir olduğunu kabullenmek istemiyorum. Belki gerçekten kibir değil sadece gurur, belki insanlara zahmet verme düşüncesinin beni germesi, sebep her ne ise; bilmiyorum. Ama kibir olmasın istiyorum.
KİBİR ne kadar kötü bir tabir. Düşüncelerimde bazen şunlar dolanıyor. "Kibirim o kadar büyükki kimseden yardım dilenemem her şeyi ben halledebilirim."
Belki de sadece bu düşünce gurursuz kibirimi anlatır; " Ben hallederim sağol, el ayaktan daha düşmedik canım" ....ya da hiçbiri. Sadece insanlara yük olmak istemiyorum. İnsanların benim için çaba harcamaları, yorulmaları,üzülmeleri bunlar beni üzüyor. Yardım isteyememin sebebini çözmeye çalışmak için ilk önce kendimi çözmeliyim... BEN KİMİM?
* "Başka birinin istediğim gibi yapamayacağı korkusu" yani "Güvensizlik" başkasına güvenmek zor iş aslında burdan bu sonuca varıyorum...
*GURUR.....Bu da başka bir seçenek olarak değerlendirilebilir. Burda gururun ne işi var demeyin, içtenlikle söylüyorum. Acımı sıkıntımı anlatmaktan veya göstermekten hoşlanmayan birisiyim. Aslında gurur ile kibir arasında ince bir çizgi var. Ben bu ince çizginin hangi tarafına daha yakınım bilmiyorum. Aslında yardım isteyememe sebebimin kibir olduğunu kabullenmek istemiyorum. Belki gerçekten kibir değil sadece gurur, belki insanlara zahmet verme düşüncesinin beni germesi, sebep her ne ise; bilmiyorum. Ama kibir olmasın istiyorum.
KİBİR ne kadar kötü bir tabir. Düşüncelerimde bazen şunlar dolanıyor. "Kibirim o kadar büyükki kimseden yardım dilenemem her şeyi ben halledebilirim."
Belki de sadece bu düşünce gurursuz kibirimi anlatır; " Ben hallederim sağol, el ayaktan daha düşmedik canım" ....ya da hiçbiri. Sadece insanlara yük olmak istemiyorum. İnsanların benim için çaba harcamaları, yorulmaları,üzülmeleri bunlar beni üzüyor. Yardım isteyememin sebebini çözmeye çalışmak için ilk önce kendimi çözmeliyim... BEN KİMİM?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)